bugün

entry'ler (4555)

kitap alıntıları

“Acaba iyi bir şey olacak mı? Hayır dedim kendime. iyi şeyler birdenbire olur; bu kadar bekletmez insanı.”

insanı yoran şeyler

anlamsız ve saçma meselelerle uğraşmak zorunda kalmak. Bunlar çoğu zaman mental anlamda zor meselelerden daha çok yorar insanı.

Kişi karşısında zor bir mesele olduğunda hiç olmazsa kendini daha kararlı hissedebiliyor ve mücadele etmekten çekinmiyor. olan bitenler mide bulandırıcı gelmiyor, kendini ne kadar aptalca şeylerle uğraşıyorum diye sorgularken bulmuyor. Diğeri öyle mi? insanı daraltıyor, bunaltıyor, daralttıkça küçültüyor, küçülttükçe dağıtıyor...

istenmediği yerde duran insan

Durmak zorunda olan insandır. Yoksa en arsız, yüzsüz insan bile istenmediği yerde durmak istemez. istenmediğini fark ettiği anda gider, tabii gidecek bir yeri varsa.

Eğer yoksa önce gerçeklerden kaçma yoluna başvurur, Çoğu zaman yaptığı gibi. Kendini nasıl oyalayacağını bilemez. Bir süre sonra yorulur ve kaçtığı gerçek onu yakalar. yapmaktan en çok keyif aldığı şeyler bile artık keyif vermez. Hatta gereksizdir, olmasa da olurdur. Tıpkı onun gibi.

Ne kadar sevimli, cana yakın olmaya çalışırsa çalışsın bir türlü giremez gözlerine. Hem kim girmiş ki bu zamana kadar çıkarıldığı bir göze? Ne kadar çabalarsa o kadar fazlalık, o kadar eğreti olur. Yaptığı en normal, en sıradan davranış bile rahatsızlık verir diğerlerine. Çünkü kurulmuşlardır ona, Melek bile olsa kanat seslerinden rahatsız olurlar. hiçbir şey yapmasa da varlığı yeterlidir onların tadını kaçırmaya. Onun ne düşündüğünün, nasıl hissettiğinin bir önemi yoktur. tek arzuları görmek istemedikleri fazlalığın gitmesidir.

başarısızlık

Kiminin hevesini kırar ve vazgeçmesine sebep olur. kimini ise deyim yerindeyse kamçılar ve daha da hırs yapmasına sebep olur. Ama ne olursa olsun insanları daima korkutmuştur başarısızlık.

Peki başarısız olmak mı daha korkutucu, yoksa başarısız olma fırsatını bile eline geçirememek mi? Evet aslında başarısızlık da bir fırsattır. Neticede bir şeyi denemişsin, deneme imkanını bulmuşsun ve başaramamışsın. Belki hevesin kırılmadıysa eğer yine deneyebilirsin.

Ama diğeri öyle mi? Hayatının sonuna kadar hep aklının bir köşesinde; acaba deneyebilseydim ne olurdu, başarsaydım neler değişirdi ve başaramasaydım bir daha dener miydim Soruları yatacak. Bu sorular seninle birlikte yaşayacak ve ölene kadar kurtulamayacaksın. Evet bence de ikincisi daha korkunç.

yazarların söylemek istedikleri

iyi biri olmaya çalıştıkça, kötü olan her şeyden uzak durmaya çalıştıkça, insanlar da aynı şekilde zorlamaya başlar. Sen zaten kendini zorluyorsun bir şeyler için, diğerlerine ne oluyor amk?

Mesela Neden herkes kendi hayatıyla ilgilenmiyor? neden herkes her şeye burnunu sokuyor ve Neden sikik fikirlerini kimse kendine saklamıyor?

Bu dünyaya bir kere daha gelmeyeceksiniz. Yetmiş senelik yaşamınızı asla anlayamayacağınız insanların hayatlarıyla ilgilenmekle harcamayın. Kendi hayatınızı yaşayın, diğerlerinin ne yaptığı sizi ilgilendirmesin artık.

ısrarcı insan

Belki empati yapamayacak kadar ahmak olduğundan, belki de karşısındaki insanın ne hissettiğini umursamayacak kadar kendi istekleri tarafından körleşmiş olduğundan laftan anlamazlar.

Ota boka lütfeeğn, binim içiiğn, kırıcak mısın benii diye sık boğaz ederek zorla kendi istedikleri şeyi sanki karşısındaki kişi onun oyuncağıymış, ya da gönlünce oynatabileceği bir kuklasıymış gibi davranarak yaptırmaya çalışırlar.

Sen kırmamak için elinden geldiği kadar nazikçe istemediğini belirtsen de o ısrarlarıyla zaten seni kırmaktan da beter eder. Sonra bir kere başını kurtarmak için istediğini yapar ve taviz verirsen, iyice yapışır. çok ciddi bir şekilde kalbini kırmadan asla kurtulamazsın. Zira aşırı yapışkan oluyor bu tip insanlar, Ayakkabıya yapışan sakız misali. En iyisi sakızı kazıdığın gibi arandaki ilişkiyi de kökten kazıyarak kurtulmaktır.

kendi çocuğunu özel sanan ebeveyn

Herkesin çocuğu tabii ki de kendine özeldir, fakat bazıları çocuğunun herkes için özel olduğunu zannediyor. Sanıyor ki çocuğu dünyanın en zeki, en özel çocuğu.

Geçen ufaklık gelmiş bana kabus ne demek diye soruyor. Onun anlayacağı şekilde döndüm dedim ki; uykunda korkunç şeyler görürsen, öcüler gelirse buna kabus deniliyor. Annesi dönüp demesin mi; çocuğa düzgün cevap versene salak mı o, niye dalga geçiyosun? Evet çocuğu salak yerine koyduğumu sandı. Oysa yaptığım tek şey en açıklayıcı yoldan anlatmaktı.

Neyse hiç polemiğe girmek ve kimsenin kırılmasını istemediğimden yine döndüm; insanların bilinçaltlarında yatan patolojik korkuların mecazi bir dışavurumudur dedim. Çocuk her ne kadar beyni yansa da gayet tatmin olmuş bir şekilde hee aannladıım diyerek kabus kelimesini duyduğu çizgi filmini izlemeye devam etti. Tabii annesi yine memnun kalmadı ve sen niye böylesin, niye sürekli her şeyle alay ediyorsun gibi dinlemeye tenezzül dahi etmediğim sitemlerde bulundu. E hani üstün zekalıydı çocuğun? Gayet güzel sözlüğe tanım girer gibi açıklama yaptım amk daha ne yapayım?

dolmuş şoförlerinin genel özellikleri

Orospu çocuğu olmalarıdır. Hepsi demiyorum ama bir genelleme yapacak olursak büyük bir çoğunluğu orospu çocuğudur.

insana beş kuruş eksik verdi diye hint fakiri muamelesi yapıp söylenir, iki buçuk liranız da yoksa binmeyin kardeşim gibi triplere girer. Çıkarırsın yüz lirayı ver lan hemen doksan dokuz lira doksan beş kuruşumu dersin, aval aval suratına bakar. Be amcık kimse sana diyor mu; yüz lirayı da bozamayacaksan çalıştırma kardeşim o zaman hiç arabanın motorunu. Demiyor, o zaman sen de beş kuruş için adam azarlamayacaksın. Sonra vay efendim şoförün kafasınaa tekmee atttıııı, şehiiir magaandaalaarıı yinee iiş baaşındaa bilmem ne... Hassiktir ordan amk çocukları.

geçmiş

Büyük bir çıkmazdır. Kişi, bir daha asla dönemeyeceği bu zaman diliminin içinde çaresizce bocalayıp dururken, bugününü ve yarınını da kaybeder. işin trajik kısmı ise bunu kaybettikten sonra fark eder.

nasıl hissediyorsun

Reichstag yangınından sonra hitlerin otoritesine sığınan alman halkı gibi.

hislerin anlattıkları

Gerçeklerdir. Çoğu zaman gerçeklerdir, yanılma payları çok düşüktür. Bazen somut gerçekleri görmemek için gözlerini, kulaklarını ve zihnini kaparsın ama hislerini asla devre dışı bırakamazsın.

Onlar hep aktiftir, Sürekli içindeki sesi tetiklerler. Yeri gelir çizgi filmlerdeki karakterlerin sol yanında beliren şeytan figürü gibi moralini siker atar, Yeri gelir sağ yanda beliren melek figürü gibi uyarırlar ama asla yalan söylemezler.

sosyal medya bağımlılığı

Uyuşturucu bağımlılığından bile daha acınası bir durumdur. Ya bir insan neden kolunda serumla fotoğraf çekip birilerine gösterme ihtiyacı duyar ki? Cidden hiç mi utanmıyorsunuz amk? Ya da neden ölmüş bir insanın fotoğraflarını sikik ağlayan emojilerle birlikte, son derece samimiyetsiz bir şekilde mekanın cennet olsun hüüü diye paylaşır? Nedir bu şov yapma, sürekli bi beğenilme ve ilgi görme arzusu?

Yaşarken yanında olmadığın, ölünce mezarına bir kere gitmediğin insanın sanki çok da umrundaymış gibi, yalandan sırf insanlara üzülüyormuş gibi gözükmek adına fotoğraflarını kullanıp şov yapma peşine düşeceksin. Ondan sonra da biri çıkıp anana, bacına sövünce ağlayacaksın. Ortada bir sorun yok ki, bi 200 beğeni de bana küfür ettiler hüüü diye paylaşarak alırsın. Ne de olsa yaşamandaki tek sebep o beğeni butonları olmuş.

Yemin ediyorum var ya nasıl tiksiniyorum biliyor musun şöyle insanlardan. Utanacaklarını bilsem o akıllı telefonlarını kafalarında parçalamak isterdim de, ondan da anlamazlar ki. alırlar başka bir telefonu hasta yatağında bi selfie çekip, kendisini hasta hissediyor diye paylaşırlar. Kendileri gibi ruh hastaları da, yine o sikik üzgün suratlı emojilerle birlikte geçmiş olsun dileklerini iletip beğenirler.

yazarların söylemek istedikleri

Siyah ya da beyaz kalmadı artık. Her şey gri, her şey belirsiz, puslu...

inanç

Güven sarsıldıkça tükenir. Doğruluğundan şüphe bile etmediği şeylerin hepsinin birer yalandan ibaret olduğunu gören gözler, zamanla doğru olduğuna inandığı şeylere şüpheyle bakmaya başlar.

Peki şüphe bile etmediklerinin yalan olduğunu gören gözler, hep şüpheyle yaklaştığı bir şeye neden dikkatli bir şekilde bakmaz? Belki onun da yalan çıkmasından korktuğu için bakmaz. Belki onun gerçek olmaması diğer yalanlardan daha çok acıtır.

yazarların en çok özledikleri

Eski beni özledim. En boktan durumda bile her şeyle alay edip siklemiyormuş gibi yapan beni özledim. Hem kendimi hem de diğerlerini kandırıyordum ve iyi de hissediyordum. Bir şekilde kendimi mutlu edebiliyordum. Şimdiyse bitmek bilmeyen, bir türlü kurtulamadığım bir depresyonun içerisindeyim. Sadece eskisi gibi iyi hissedebilmek istiyorum. Çok bir şey değil, yeni bir şey de değil sadece eskisi gibi iyi olabilmek. Hepsi bu. Ne kadar çabalasam da olmuyor. Bir insanı hiç mi bir şey heyecanlandırmaz, hiç mi bir şey heveslendirmez, mutlu etmez lan? Yok amk hisleri sadece üzüntüye odaklı ot gibi yaşayıp giden bir canlıya dönüştüm. Kurtulamıyorum, kaçamıyorum.

sözlük yazarlarının itirafları

Sanki elim, kolum, ağzım bağlanmış ve koca bir ekranın önüne oturtulmuş gibi hissediyorum. Ne kendim değiştirebiliyorum seyretmekten bıktığım şeyleri, ne de bir başkası gelip değiştiriyor. Yapabildiğim tek şey; gökten kemik yağma olasılığının daha yüksek olduğunu bile bile, elektriklerin gitmesi için dua etmek.

bulantı

"Şimdinin içine fırlatılmış, orada bırakılmışım. Geçmişime yeniden dönmek istiyorum, ama tutsaklığımdan kurtulamıyorum."

halil sezai yi savunan hayvanoğlu hayvan

Halil sezai'yi tanımam etmem, şarkılarını da pek sevmem. Mevzunun içeriğini bilmediğimden kimin haklı kimin haksız olduğu konusunda da yorum yapamayacağım fakat "yaşlı başlı adama vurulur mu?" Sorusuna verebileceğim bir cevap var.

Evet kardeşim yaşlı başlı adama da, kendinden küçüğüne de vurulur. Bir insan sana, ailene ve sevdiklerine küfür ediyorsa, tehditler savuruyorsa ve senin kullanmamak için kendini zor tuttuğun fiziksel şiddeti sana uygulamaya kalkıyorsa, o insanın yaşının bir önemi kalmaz. Her ne kadar parolan sevgi de olsa yeri geldiği zaman haddini aşanlara karşı şiddeti de bir enstrüman olarak kullanacaksın. Yoksa toplumsal ahlak normlarının ardına sığınarak çok üzerler sizi. Bir insan sikmeli sokmalı küfürler edecek yaştaysa eğer dayak da yiyecek yaştadır, geçiceksiniz bu işleri.

Önce insanı kışkırtıp çileden çıkarırlar ondan sonra vay efendim o senin dengin mi, utanmıyor musun bilmem ne... Hassiktir ordan iki yüzlü kaşarlar. o benim dengim olmayan adam, beni kendisine vuracak raddeye getirene kadar nerdeydiniz?

Dilerim ne olursa olsun yaşlı bir insana vurulmaz diyenlerin kapısına bir gün dengesiz ihtiyarın biri dayanır da, o zaman uygularlar sorunu konuşarak çözme tekniklerini.

söyleyecek hiçbir şeyin olmaması

Kötü geçtiğini düşündüğü zamanların, aslında geçirdiği en güzel zamanlar olduğunu fark ettiği an geliyor insanın başına bu durum. Her şeyin yavaş yavaş anlamsızlaştığı ve içinin boşalmaya başladığı dönemde.

Aslında insanın Söyleyecek bir şeyleri her zaman oluyor ama bunlar her zaman söylenmiyor, Hatta bazıları hiç söylenmiyor. Belki etrafa bir virüs gibi negatif enerjisini yaymak istemediğinden, belki de konuşacak hali bile kalmadığından susuyor ve kaçıyor. Belki daha fazla üzmemek için, belki de daha fazla üzülmemek için yapıyor bunu.

işte sadece hiç söylenmeyecek şeyler kaldığı vakit, söyleyecek hiçbir şey olmuyor. Hal böyle olunca da bir köşede sessiz sedasız, dışardan boş, içerden dolu bakışlarla seyretmekten başka bir şey gelmiyor elinden.

en sevdiklerini tanıyamamak

Tanıdığını zannetmek ve geç de olsa gerçek yüzlerini görmek...

insanlara karşı ne kadar dürüst olursan ol, senin yalan söylemediğin kişi sana yalan söylemeyecek diye bir şey yok. Bu işler iyilik yap iyilik bul felsefesi gibi işlemiyor. Gerçi O da koca bir yalandan ibaret, nerde görülmüş iyilik yapanın iyilik bulduğu amk?

Bugüne kadar ne pahasına olursa olsun, daima dürüst davrandığım insanların ne filmler çevirdiğini öğrendim. Yıllarca sonucu dayakla da bitse, evden kovulmayla da bitse hep doğruları söylediğim insanların, gözümün içine baka baka, onlara karşı duyduğum sonsuz sevgi ve güveni nasıl istismar ettiklerini öğrendim. Meğer hayatımın en güzel yıllarını piç edenler, en sevdiklerimmiş. Meğer en sevdiklerimin en sevmedikleriymişim .d

Başka ne öğrendim biliyo musun? Aslında sorunun hiçbir zaman bende olmadığını, beni bu hale getirenlerin halime üzülüyormuş gibi yapanlar olduğunu, bir şeylerden şüpheleniyorsam o şüphelendiğim şeylerde kesin bir ibnelik olduğunu, senden adam olmaz diyenlerin aslında adamlığın "a" sından bile haberleri olmadığını öğrendim. Kısacık bir günde ne çok şey öğrenmişiz öyle amk... Neyse bundan sonra herkesin anasının amına kadar yolu var.